Radikal, Eylül 2013
Punk rock tarihinin mühim gruplarından The Undertones, Eksen on Fair kapsamında İstanbul'u ziyaret edecek. Grubun gitaristi Damian O'neill, konser öncesi, sorularımızı yanıtladı.
The Undertones olarak 83’te dağılmış, 99’da ise bir fireyle, tekrar birleşmiştiniz. Nasıl gidiyor ikinci baharınız?
Artık eskisi gibi bir baskı altında değiliz, çok daha rahatız. Eski güzel şarkılarımızı çalmak hâlâ bizi çok heyecanlandırıyor ama artık nerede ve ne zaman çalacağımıza biz karar veriyoruz.
Son albümünüzü 2007’de yayımladınız. Yeni bir şeyler üretiyor musunuz bu ara?
Bu sene Record Store Day için ‘Much Too Late’ adında bir single yayımladık. Ondan epey memnun kaldık ve iştahlandık, o yüzden belki yakında yeni bir albüm yapmaya karar verebiliriz.
The Undertones deyince akla ilk gelen `Teenage Kicks` isimli şarkınız. Neydi bu şarkının hikâyesi?
John’un (O’neill) şarkıyı bize Haziran 77’de çalışını hatırlıyorum. 60’ların başlarındaki Amerikan kız gruplarından, işte Chiffrons ve The Shangri-Las gibi, çok etkilenmiş bir şarkıydı. Özellikle majörden minöre akor geçişi vs. Şarkıyı Belfast’ta Wizzard diye bir stüdyoda kaydetmiştik, hem de dandik gitar ve amfilerle, yine de çok iyi ses almış olmamız çok güzel. Ama dürüst olmak gerekirse John Peel çalmaya başlayana dek ne kadar iyi olduğunu fark etmemiştik sanırım.
BBC Radio 1’in efsanevi DJ’i John Peel hep ‘Teenage Kicks’in en sevdiği şarkı olduğunu söylerdi. Siz yakın mıydınız onunla? Şimdi yaşasaydı, ne söylemek isterdiniz ona?
Biz John Peel’e hep biraz hayrandık. Başlarda ara sıra görüşsek bile galiba daha yakın bir ilişki kurmaktan çekiniyorduk. Ama eşimle 60. doğumgününe gittik, çok güzeldi, hediye olarak da ‘Teenage Kicks’in orijinal, elle yazılmış sözlerini verdik. Bugün hayatta olsaydı herhalde “Liverpool nihayet yine ligi kazanacak!” derdim ona. Bence çok hoşuna giderdi.
Peel 2000’lerin başında, grup hakkında bir belgesel de yapmıştı. Nasıl bir deneyimdi sizin için bu?
John Peel daha önce Derry’ye hiç gelmemişti, o yüzden çekimler için geldiğinde onu ağırlamak çok keyifliydi. Beechwood’daki eski evimize gitmek beni çok mutlu etti, tüm şarkıları orada yazmıştık, provalarımızı da orada yapıyorduk. Bizim hakkımızda yakın zamanda bir tane daha belgesel yaptılar, ‘Here Comes the Summer’ diye, BBC4 yaptı. Onda şarkılardan ve İrlanda meselesinin içinde büyümekten daha çok bahsediliyor.
Zaman zaman erken dönem The Undertones şarkılarını dinlediğiniz oluyor mu?
Albümleri dijitale geçirmek için düzenleyen genelde ben olduğum için sık sık dinliyorum. Bir de tabii konserler için de evde şarkıları çalışıyorum. En sevdiğim albüm ilki, çünkü epey neşeli ve çok tutkulu bir albüm. Prodüksiyon konusunda da çok iyi.
Dijitale çevirmek demişken, bu yeni teknolojik gelişmelerden memnun musunuz yoksa analog yanlısı mısınız?Bence dijital kayıtlar elektronik müzik için daha iyi. Hatta yıllar önce yaptığım bir soundtrack albümünde de (A Quiet Revolution) bir sürü eski analog kaydı (trompetiydi, kemanıydı, perküsyonuydu falan) dijital olarak kullandım. Öyle ikisi birden daha iyi oldu. Yine de bizimki gibi müzikler için analog kaydı tercih ediyorum çünkü sanırım daha sıcak bir ses aldığımı düşünüyorum. Son iki albümümüzü Derry’de dijital olarak kaydettik, daha ucuz ve daha kolay diye, ama son single’ı Londra’da bir analog stüdyoda (Toe Rag Studios) kaydettik.
Neredeyse punk’ın doğuşundan beri içindesiniz. 70’lerden bu yana neler değişti punk sahnesinde?
Açıkçası şimdiki punk sahnesini çok takip etmiyorum ama zamanında punk olmaktan gurur duyuyorduk. 77’de Derry’de bir punk grubunda olmak gerçekten çok heyecanlıydı. Üç akor biliyorsan tamamdın!
Kuzey İrlanda’da, zamanın politik atmosferine karşın neden şarkılarınızda daha hafif konuları işlemeyi seçmiştiniz?
Derry’de, Creggan ve Bogside’da büyüdüğümüz için elbette ki Kuzey İrlanda’daki politik durum hakkında çok net görüşlerimiz vardı. Ama yine de bununla ilgili müzik yapmak istemedik. En sevdiğimiz gruplar Ramones ve Buzzcocks falandı, pop müziği çok seviyorduk. Çok gençtik ve sanıyorum ki politikanın yetişkinler için olduğunu, bir grupta olmanın etraftaki tatsız durumlardan, güncel gerçeklerden kaçabileceğimiz anlamına geldiğini düşünüyorduk.
Genç müzisyenlere vereceğiniz bir tavsiye var mı?
Olabildiğince fazla tarzda müzik dinlesinler, böylece bir sürü farklı şeyden etkilenebilirler. Kendi müziklerini yapmadan önce sevdikleri şarkıların coverlarını yapmaktan çekinmesinler. Bir de davulcuları mutlaka iyi olsun!
Grubun gelecek planları neler?
Bilemiyorum ki. Herhalde içimizden biri sıkılıp bırakana kadar böyle devam edeceğiz. Bu yıl çok yoğunduk, konserlerimiz de çok sıktı. İyi çaldık ama...
Comments