top of page

'Lanet olsun dostum! Şimdi bir bira iyi giderdi'


Radikal, Temmuz 2012



Cumartesi öğlen saatleri, One Love için yola koyuluyoruz. Evden çıkmak üzereyiz ki haber geliyor; içeride alkollü içki satışı yok. Daha gitmeden keyfimiz kaçıyor. Hiçbirimiz alkolik değiliz, “içki içmezse ölecek” hastalığına yakalanmış değiliz. İçki içmeden de konserler izledik ama o sıcak havada, sevdiğimiz grupların konserlerini izlerken şöyle buz gibi bir bira içesimiz var...

Olay yerine vardığımızda görüyoruz ki, Santralistanbul’un önünde bir “bira festivali” havası hâkim. Gençler ellerinde biralarıyla, Santralistanbul’un önündeki alana yayılmışlar, yollara taşmışlar... Dışarıda olan bitene Eyüp halkı herhangi bir tepki vermiyor henüz. Tek gördüğümüz belediyenin giriş kapısına astığı “İçki bütün kötülüklerin anasıdır” pankartı. Bir nevi yazılı uyarı.

Dışarının havasını da soluyalım diye kapı önündeki satıcılardan birer içki alıyoruz. Eyüp Belediyesi zabıtaları da orada, Çevik Kuvvet de, Özel Tim de... Garip, gergin bir atmosfer var sokakta. Bir tarafta “Mahalle baskısı kazandı” yorumları, diğer tarafta “İçerde kendi kendimize içiyorduk içkimizi, şimdi Eyüp sokaklarına taştı, daha mı iyi oldu?” soruları. Bu sırada ana sahnede çıkacak Replikas’ın konser saati yaklaşıyor. Kaçırmak istemiyor, içeri giriyoruz. Festival alanı, geçen senelere kıyasla, neredeyse boş. Fazla üstünde durmadan sahne önüne doğru ilerliyoruz. Yarım saatlik bir performanstan sonra Replikas sahneden iniyor. Bu inişin ezan saatine denk gelmesi, biraz daha çalsınlar diye alkış tuttuğumuz grup elemanlarının boyunları bükük sahneyi terk edişleri keyfimizi iyice kaçırıyor.

Arkadaşlarınıza anlatın! Tüm bu kaosun arasında Yuck ve Damien Rice konserleri biraz gümbürtüye gitti. Biraz da grupların çok parlak olmayan performansları buna çanak tuttu denebilir. Ana sahnenin son ismi Kaiser Chiefs ise tahmin edildiği üzere, buna izin vermedi! Konser başladığında gündüze oranla inanılmaz bir kalabalık toplandı sahne önüne. Bira satışının yasaklanmasına da tepkisiz kalmadı grup. “Şimdi buz gibi bir bira olsa ne iyi olurdu” diyerek çıktılar sahneye. Solist Ricky Wilson, şarkı aralarında yasağı hatırlatmaktan hiç geri durmadı. “Sorry about the beer guys” (Bira yasağı için üzgünüm çocuklar), “Shit man” (Bunu “Lanet olsun dostum” diye çevireyim) gibi “içten” cümlelerle gösterdi tepkisini. Yaramaz bir çocuk gibiydi Wilson, sahnede oradan oraya atladı. Bir ara sahneyi ayakta tutan direklere tırmandı. Gözünü kameradan neredeyse hiç ayırmadı. Seyirciyle iletişimi çok iyiydi. ‘Everyday I Love You Less and Less’ gibi hitlerle kıvamını bulan topluluk, topluluğun en popüler parçası ‘Ruby’nin ilk notası basıldığında gündüz yaşananları neredeyse tamamen unutmuş kadar enerjik, zıplıyordu.

Konserin zirve noktası ise Ricky Wilson’ın kulisten getirdiği birkaç bardak birayı ön sıradaki seyircilere dağıttığı andı. Elinde kalan son bira bardağıyla sahneden atlayıp -korumalar şaşkın ama uygun adım peşinde- Efes Lounge alanının duvarlarına tırmanıverdi Wilson. Elindeki bira bardağını kaldırıp “Cheers” (Şerefe) dedikten sonra yüzüne yayılan şeytani gülümseyi anlatacak bir yeteneğe sahip olduğumdan çok da emin değilim. Umarım bir yerlerde bir videosuna rastlarsınız.

Konserin finalini ‘Oh My God’la yaptı. Mikrofonu en iyi dostu kameraya dolayıp seyircilere yolladı. Sahneyi terk ederken, son sözleri “Bunu arkadaşlarınıza da anlatın” oldu. “Merak etmeyin” dedik, “anlatacağız.”

留言


bottom of page