Radikal, Haziran 2013
Sabah 9.00’da, bir telefonla uyanıyorum: Polis Taksim Meydanı’na girdi! Gayri ihtiyarı televizyonu açıyorum. Birkaç saniye sürmüyor televizyondan hiçbir şey öğrenemeyeceğimi hatırlamam! Çantamı kapıp meydana çıkıyorum.
Gümüşsuyu’ndan, AKM’nin önünde konuşlanmış polisleri geçip Gezi Parkı’na giriyorum. Radikal’den Elif İnce ve Nazan Özcan’la beraberiz... Park’ın atmosferi gergin. Tarlabaşı, Talimhane ve meydanın bir bölümünde polise taş atanlar olduğu, polisin tekrar biber gazı kullanımına başladığını söylüyor insanlar. Parkın Talimhane tarafından bir yükselti bulup caddeye yukarıdan bakıyoruz. Toplasan 10-15 genç, meydandaki polislere taş atıyor. Atmaya çalışıyor daha doğrusu. Menzilleri de sayıları gibi çok fazla değil. Yani ortada gazla müdahaleyi gerektirecek bir durum yok ama gaz var! Parkın kenarına biriken insanlar “Taş atma!” sloganları atıyorlar. Kimse molotof ve taş atanların ‘Gezi halkı’ndan olduğunu 'konduramıyor'.
İNSAN ZİNCİRİ Parkın etrafındaki bu gruplar için kullanılan gaz, parkı da etkiliyor. Herkes tetikte ama korku yok; yanımızdan ıslıkla, “Her yer Taksim, her yer direniş” melodisi çalan gençler geçiyor. İçerde gazın etkisi sürerken, maskeyle çöp toplayan, sandviç hazırlayan gençler var etrafta.
Bir başkası, elinde megafonla herkesi meydana ‘insan zinciri’ oluşturmaya davet ediyor. Ancak parkta kafalar karışık, parkı bırakmak doğru mu diye soruyor insanlar. Çünkü parkın çeperlerine dayanan polisin içeriye de gireceğinden şüpheliler. Yine de bir insan zinciri oluşturuluyor meydanda. (Bu sırada meydandaki kamera yığınının yüzleri taş atan çocuklara dönük, insan zincirini çeken yok.) Ama nafile, insan zinciri de kâr etmiyor, polis gaz ve tazyikli suyla müdahale ediyor bir kez daha.
İnsanlar Gezi Parkı’nın meydana bakan merdivenlerine yığılmış durumda. Sloganlar atılıyor. Twitter’dan ve gazetelerin internet sitelerinden polisin çekilmeye başladığı haberleri gelirken bir gaz bombası daha patlayıveriyor meydanda. Parkın içine doğru geriliyoruz ama içerideki çadırların arasına da gaz bombaları isabet etmiş. Eylemciler müdahale ediyor söndürmek için. O sırada yaşlı bir amca, “Parkın taa içlerindeydim, ayağımın dibine düştü” diyor.
Olaylardan birkaç saat önce Twitter’a “GEZİ PARKI ve TAKSİM’e KESİNLİKLE DOKUNULMAYACAK, SİZLERE ASLA DOKUNULMAYACAKTIR” yazan Vali Mutlu parktakilerin dilinde!!İnsanlar o mesajdan sonra yaşananlara bir anlam vermeye çalışıyor ama nafile! Zaten muhakeme yapmaya pek vakit yok, meydan tarafından gelen yaralılar var... Dört yaralı görüyoruz revirde. Taşkışla tarafından gelen ambulanlara bindiriliyorlar. Yaralılardan birinin ayağına isabet etmiş gaz bombası fişeği, bir diğer eylemci kadının ise kafasının arkasına. Kanlar içinde bindiriliyorlar ambulansa.
Bu sırada dört tane TOMA, hâlâ AKM’nin önünde dizili. Güneş tepede; araçların AKM tarafında polisler, diğer tarafında eylemciler bağdaş kurmuş oturuyorlar. LGBT’li bir grup “Faşizme karşı bacak omuza” sloganları atıyor, polisler gülüyor, sinirler laçka artık! Derken bir müdahale daha. Sinirlerin laçkalaşmasına da izin yok!
O SIRADA ÇAĞLAYAN'DA... Gazeteye dönmek üzere yola çıkıyoruz. Gözümüz Twitter’da. 50 avukatın, gözaltına alınmak üzere polisler tarafından yaka paça Vatan Emniyet’e götürüldüğünü öğreniyoruz. Taksim’de bunlar yaşanırken Çağlayan’daki Avrupa’nın en büyük adliye sarayında, Avrupa’nın belki en büyük hukuk skandalı yaşanıyor...
Comments