top of page

God Is An Astronaut ile Fezaya Doğru

Güncelleme tarihi: 23 Ağu 2018


Radikal İki, Mart 2011




Sakin başlayıp çığrından çıkan şarkılarındaki karanlık ve post-apokaliptik atmosferi, yalnızca notalarda gezdirdikleri parmaklarıyla yaratıyorlar. Müzikleri sadece enstrümana dayalı. Zaten dünyanın en güzel sesinden en güzel kelimeler bile gereksiz kalacaktır melodilerinin üstüne. O kadar yoğun, o kadar güçlü. İrlandalı ikizler Niels (gitar ve klayve) ve Torsten Kinsella (bas) ve Lloyd Hanney’den (davul) oluşan God Is An Astronaut, enstrümantal post-rock diye etiketlenen müzikleriyle dinleyeni ruh haline göre mini bir yolculuğa çıkarıyor. Bazen uçsuz bucaksız vadilere, bazen uzun ince bir yola, bazen de fezaya doğru. Beşinci albümleri ‘Age of the Fifth Sun’ı Mayıs 2010’da çıkaran God Is An Astronaut bu hafta, dünya turnesinin Avrupa ayağında, İstanbul, Ankara ve İzmir’de verecekleri üç konser için Türkiye’de. Grubun kurucu ikizlerinden Niels Kinsella’yla sohbet ettik. 

2002’de çıkan ilk albümden bu yana çok zaman geçti, bu süreçte GIAA için neler değişti? İlk albüm ‘The End of the Beginning’, bizim için müziğe bir “veda”ydı diyebilirim. Önceleri 90’ların müziğini farklı biçimlere sokuyorduk ve bu bize pek bir başarı getirmedi. Ve açık konuşmak gerekirse bu müzik bizi mutlu da etmiyordu. İlk albüm, üzerinde tam bir uzlaşıya vardığımız bir albüm değildi. Nasıl oldu bilmiyorum ama albüm kulaktan kulağa yayıldı. Bunun üzerine biz de hiç umudumuz yokken ikinci albüm ‘All is Violent, All is Bright’ı yapmaya karar verdik. Bu albüm, uluslararası çapta “underground” bir başarı yakaladı. Ancak bunun grubun vizyonunu değiştirdiğini zannetmiyorum. 

Şarkıları birlikte mi yazıyorsunuz, süreç nasıl gelişiyor? Besteleri Torsten ve ben yapıyoruz. Biz aslında tam bir stüdyo grubuyuz, özel akustikli yerlerde filan çalışmıyoruz diğer birçok grubun aksine. Stüdyoya giriyoruz ve şarkıyı orada bitiriyoruz. Şarkılarımızın çoğu da bir melodi fikriyle başlıyor. Bir gitar ya da piyanoyla bir kısmını kaydediyoruz, sonra da birkaç ay içinde şarkı tamamlanıyor. Bu süre içinde şarkıya müdahale eden, bir şeyler ekleyenler de oluyor tabii ama şarkıların ana notalarını Torsten ve ben yazıyoruz. 

Kardeş olmanızın artıları ya da eksileri var mı? İkiz kardeş olmak bizim için zaten her şeyi birlikte yapmak demekti. Müzik de bir istisna değil. Her şeyi birlikte yaparak büyüdüğümüz için zevklerimiz birbiriyle çok örtüşüyor ve bu da yaptığımız müzikte istikrarı sağlıyor bence. Yani ‘kardeş grubu’ olmak bizim için bir avantaj oldu her zaman, bir dezavantajını görmedik. 

Neden enstrümantal şarkılar yapmayı tercih ediyorsunuz? Şarkı sözleri yaptığımız müziğin doğasına aykırı bence. Sözler direkt mesaj vermeyi sağlar ama biz dinleyiciyi tamamen özgür bırakmak istiyoruz. İnsanlar notaları dinlerken kendini düşüncelerine, anılarına, duygularına bıraksın istiyoruz. 

Şarkılarınız dinleyen üzerinde çok güçlü bir etki bırakıyor. Özel bir şeylerden ilham alıyor olmalısınız. Bu müzik, tam olarak bizim içimizden fışkıranlar. Yaptığımız müzikle içimizdeki şeytanı çıkartıyoruz, duygularımızı, düşüncelerimizi özgür bırakıyoruz. Albümlerimiz de bizim bir fotoğrafımız gibi yorumlanabilir. O müziği yaptığımız anda kim olduğumuz, neler hissettiğimiz birebir yansıyor şarkılarımıza. Bu durumda, esas ilhamımız kendimiziz diyebiliriz galiba. 

Enstrümantal müzikte kendini tekrarlıyormuş gibi görünme riski daha fazladır derler. Öyle mi? Bence bütün müzik türlerinde var olan bir risk bu. Biz bu konuda çok özenli davranmaya çalışıyoruz. Benzer melodiler ya da akor geçişleri yapmaktan kaçınıyoruz. Ancak beş albüm ve bir EP’den sonra bu gittikçe zorlaşıyor. (Gülüyor) 

Tüm bunların arasında sizin için özel olan bir kayıt var mı? Bence albüm tarihimizin en iyisi 2005’teki ‘All is Violent, All is Bright’tı. Onu diğerlerine göre çok daha üstün buluyorum. Hem birçok insanın bizi dinlemesini sağladığı için de bizdeki yeri ayrı. Ve üzerinden üç albüm geçmesine rağmen hâlâ çok popüler! 

Peki, son albümünüz ‘Age of the Fifth Sun’ı sizin için özel kılan bir şey var mı? Son albümü önceki albümler kadar kavramsallaştırmadık. Elektronik unsurlarla birlikte çok çeşitli sesler ve melodiler kullandık. Ama aynı zamanda önceki albümlerimizin hepsiyle de bağıntılı oldu. İyi iş çıkardığımıza inanıyorum. 

Canlı performanslarınızda görsel şov müziğinizin önemli bir parçası. Bu görselleri kim seçiyor? Görseller, konserlerde insanların moda girmesini sağlamak açısından önemli. Şarkıların tamamlayıcısı gibi yani, çok iyi bir ışık, orada bir notanın vereceği hissi ikiye katlayabiliyor. Görsel kısımla baştan beri ben ilgileniyorum ancak geçen yılki turnemizde görsel kullanmadık ve şimdiye kadarki en iyi tepkileri aldık diyebilirim. O yüzden şimdi acaba görsel o kadar da ayrılmaz bir parça değil mi diye düşünüyorum açıkçası. 

Grubun yeni projeleri var mı? Şimdi, Mart 2012’de çıkması planlanan altıncı albüm üzerinde çalışıyoruz ve ondaki şarkılar öyle görünüyor ki çok “benzersiz” ve acayip deneysel olacak. Bir de, 10. yılımız için, eski şarkılarımızı yeniden düzenleyip remikslerini yapacağımız bir set hazırlamayı planlıyoruz. Ajandamızda şimdilik bunlar var.

Comments


bottom of page