Radikal İki, Ağustos 2010
“Hakikatin sosyo-ekonomiyle hiçbir alakası olmadığı için, ‘Histeri Çalışmaları’nı bu sayfadan ücretsiz olarak indirebilirsin. Beraberinde de tamamen içsel tercihlerle, yasal anlamda müziğin marketlerde metalaşabilecegi ‘en’ düşük paha olan 5 paradan albümü edinebilip, kanını emerek büyümeye çalışan zavallı müzik piyasasının kendi kanıyla zehirlenmesine refakat edebilirsin. Artık korkmak için yanlış zamandayız.” Bu cümleler bugünlerde üçüncü albümleri Histeri Çalışmaları’nı çıkaran Çilekeş’in resmi sitesinin giriş sayfasından alıntı. Görkem Karabudak (vokal), Ali Güçlü Şimşek (gitar), Cumhur Avcil (davul) ve Gökhan Şahinkaya’dan (bas) oluşan Çilekeş son albümlerinin “halka arz”ını ücretsiz gerçekleştiriyor. Radiohead, Nine Inch Nails, Coldplay gibi grupların öncülüğünü yaptığını “fiyatı sen belirle” akımını bir adım daha ileri götürüp “fiyatı yok”a taşıyan grubun tek derdi insanlara bağımsız yapılmış müzik dinletmek. Grubun hem müzik piyasasına hem de dinleyicilerine söyleyecekleri var. Buyrun:
Son albümünüzden iki yıl sonra, dinleyicilerinizin karşısına oldukça farklı bir sound’la çıktınız. Sizi bu değişikliğe iten şey neydi?
Ali Güçlü Şimşek: Aslında her albümün birbirinden farklı olması çok normal. Ancak insanlar bunu sorun olarak görüyor. Bence albüm de hayat gibi aslında. Hayat nasıl tek bir yönde ilerlemiyorsa, yaşadıkça nasıl karakterimiz değişiyorsa müziğimiz de değişebilir.
Peki bu evrim nasıl gerçekleşti?
Şimşek: Biz her zaman ne çıktıysa onu paylaştık aslında. İlk albüm, daha ne yaptığımızı yarı bilir yarı bilmez halde, birlikte bir şeylerden etkilendiğimiz heyecanlı bir dönemdi. İkinci albüm biraz daha hem dünyaya bakışımız açısından farklıydı hem de kendi içimizde çatışmaların daha yoğun yaşandığı, biraz daha kendi içimize dönük bir dönemdi ve daha karanlıktı. Bu albümse bizim her birimizin hem kendimizle hem de dünyayla daha barışık olduğumuz, çok daha pozitif olduğumuz, anlaşılabilirlik kaygısı değil de birilerine dokunma kaygısı güttüğümüz bir albüm oldu. En büyük değişiklik bu oldu belki de son albümde.
Görkem Karabudak: İlk albüm çok içten olduğumuz bir dönemdi gerçekten, ikinci albüm döneminde bizim birbirimize karşı olan kapalılığımız iletişimimizi etkiler hale gelmişti. Bu albümse bitmiş bir şey değil aslında, adı üzerinde “çalışmalar”, Histeri Çalışmaları. Ve buna süreç olarak son iki sene filan diyemeyiz aslında. Daha çok bir birikim.
Bu çalışmalar bir sonraki albümde çok daha farklı bir yöne gidebilir mi yani?
Karabudak: Hiçbir zaman bilemeyiz bunu. Daha önceki albümlerde de şöyle yapacağız, böyle yapacağız demedik hiçbir zaman. Bundan sonrakileri hiç bilemeyiz.
Şimşek: Belki pop yaparız. (gülüyor) Şaka bir yana aslında bir yandan da bu, en pop albümümüz. Önceki albümlerimiz çok daha sert albümlerdi tarz olarak.
Yani bu bir olgunluk albümü mü?
Karabudak: Olgunluk’un tam olarak bağdaştığını düşünmüyorum aslında ben.
Şimşek: Doğal bir olgunluk süreci var ama olgunlaştık demek olgunluğun kendisine terbiyesizlik olur herhalde.
Cumhur Avcil: Bu albümde, kendi aramızda da diğerlerine kıyasla daha huzurluyuz ve bu yaptığımız müziğe de yansıdı sanırım.
Daha önceleri huzursuz bir grup muydunuz ki?
Karabudak: Yok değiliz aslında. Yani ilk albümde, ilkini yapıyor olmanın getirdiği heyecanla, karakterlerin oturmamışlığıyla alakalı bir şey vardı. Ama çalışma aşamasındaki tavırlar yine her dönemde olduğu gibi bir saygı çerçevesindeydi o zaman da, şimdi de öyle. Bu sefer birbirimize daha gözü kapalı, daha sorgulamaz bir şekilde, herkesin kendi sorumluğunu bildiği, şarkıları en doğru şekilde nasıl insanlara ulaştırırızı düşünen bir hal aldık.
Albümün bir de “olayı” var, resmi sitenizden ücretsiz indirilebiliyor, aynı zamanda müzik marketlerde de çok ucuza satılıyor, 5 TL’ye. Nasıl karar verdiniz buna?
Şimşek: Biz aslında ikinci albümü de büyük oranda kendimiz finanse etmiştik ve hiçbir şirket direktifi almamıştık ama bu sefer gerçekten albümün her işini kendimiz yaptık. Bu çabanın getirdiği inanılmaz bir keyif vardı tabii. Ve böyle bir çabayı satmayı açıkçası çok anlamsız gördük. Zaten müzik satılamaz. Hatta bence neredeyse dinlenemez bile. Çünkü tamamen onu yaşamakla ilgili bence müzik. Müziği başka bir forma sokmak bile durumu çaresizleştirirken onu bir de satmak hoş olmuyor bence. Ve biz istedik ki bu hareketimiz herkesi harekete geçirsin. Kimse birilerinden bir şey beklemesin. Biz yaptık ve gördük ki albüm çıkartmak atla deve bir şey değilmiş!
Bu kadar kolay mı hakikaten albüm yapmak?
Avcil: Biz başlarken her şeyi biliyoruz kendimiz yapacağız diye başlamadık. Hatta hiçbir şey de bildiğimiz yoktu. Ama inandık. Birçok konuda bilgi sahibi olmamamıza rağmen bu işi kendimizin yapması gerektiğine inandığımız için işe koyulduk ve oldu da. O yüzden de müzisyenlerin saçma sözleşmelere teslim olmaması gerekiyor. Yerinden kalkıp bir şeyler yapmaya başladığın zaman gerisi geliyor. Belki hiçbir şey kolay olmuyor ama sonuçta yapmak istediğin şeyi en iyi şekilde ortaya koyuyosun.
Şimşek: Açıkçası bizde şöyle oldu; herkes bir ucundan tuttu. Örneğin çok sevdiğimiz bir dostumuzun şirketinden çıktı albüm. Yine şans eseri birileriyle tanışıp albümü 5 TL’ye satma hayalini gerçekleştirebildik. Hatta biz aslında çok sembolik olsun, 1 TL filan olsun istedik ama o kadar olamadı. Hatta “1 alana 1 bedava” diye bir slogan bile düşünmüştük, hani biraz şakayla karışık. Yeter ki alın yani! Yeter ki dinlensin! Ama biz dinlenelim diye değil. Müzik dinlensin ve birilerini harekete geçirsin diye. O birileri de bir şeyler yapsın. İnsanlar birilerine hayran olmayı bırakıp bir şeyler yapmaya çalışsın istedik.
E herkes müzik yapamaz ya, diğer şeyler için de bir metafor mu bu aslında? Şimşek: Bizim etrafımızda çok fazla böyle genç müzisyen insanlar var. Hani bir şeyler yapmaya çalışıp yapamayan. Onları ateşlemek istedik aslında. Özellikle gençlere dokunmaya çalışıyoruz. Bir şeyleri deneyimlemeyip, geleneksel hareket ettikleri için gençler müzik şirketlerinin esiri oluyorlar. Onlar bizim favorimiz! Onlara dokunmak lazım, uyandırmak lazım bu gibi hareketlerle.
Comments