Radikal İki, Aralık 2011
Adele, Zaz ve Hindi Zahra’yla çok fazla meşgul olduğumuz şu günlerde, gözümüzden kaçan bir isim; Caro Emerald. Asıl adı Caroline Esmeralda van der Leeuw olan Hollandalı caz vokalin geçtiğimiz yaz çıkan albümü ‘Deleted Scenes From The Cutting Room Floor’ nihayet Türkiye’de. Emerald’ın swing, pop, mambo ve cazı birbirine katıp karıştırdığı albümü için “harikalar yaratmış” demek çok da abartılı olmaz. Albüm satış rakamlarıyla Adele ve Hindi Zahra’yla kıyaslanan sanatçıya, bir de “Hollanda’nın Zaz’ı” yakıştırması yapılıyor. Yani, azıcık özgünlüğün bir sanatçıyı fenomene dönüştürmeye yettiği şu günlerde, Caro Emerald da bu statünün yeni adaylarından. Entelektüel bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Emerald, küçük yaşlarda sesinin fark edilmesiyle, ailesi tarafından konservatuvara gönderilmiş. Orada caza yönelen sanatçı, aldığı eğitimin de yardımıyla, okuldan sonra küçük yerlerde sahne alarak başlamış işe. Zamanla müzik çevrelerinden insanlarla tanışmış. Buraya kadar bildik bir şarkıcı hikayesi yani. Evvel zaman içinde, takvimler 2007 yılından bir günü gösterirken telefonu çalıyor Emerald’ın. Yapımcı David Schreurs ve Jan van Wieringen’den “hayırlara vesile olacak” bir telefon geliyor. Caro Emerald’dan, o zaman henüz dillere pelesenk olacağını bilmedikleri ‘Back It Up’ın demo kaydını okumasını istiyorlar. Emerald şarkıyı okuyor hatta kanı şarkıya o kadar ısınıyor ki, canlı repertuvarında bu şarkıya da yer vermeye başlıyor. Ancak esas gürültü, şarkıyı Amsterdam’da yerel bir televizyon kanalında seslendirdiğinde kopuyor. Tanımadıkları bu sesin kim olduğunu öğrenmek için arayan izleyiciler kanalın telefonlarını kilitliyor. Tüm bu ilgi artık Emerald’ın harekete geçip bir albüm yapması gerektiğinin sinyallerini veriyor. Ancak işler umulduğu gibi yürümüyor. Şarkıların gönderildiği şirketlerden bir türlü geri dönüş alınamıyor. Emerald, “şirketlerden hep olumlu eleştiriler aldığını ancak kimsenin farklı bir albümü yayınlayıp riske girmek istemediğini” söylüyor. Bunun üzerine Emerald ve ekibi “en iyisi kendi işini kendin yapmak” deyip kendi plak şirketleri Grandmono Records’u kuruyorlar. Ve herkesin inanarak girdiği albüm işinin altından ustalıkla kalkıyor Emerald ve ekibi. Ortaya 40’lı ve 50’li yıllardan izler taşıyan ancak son derece özgün bir albüm çıkıyor. Binbir güçlükle çıkan albüm Hollanda müzik listelerine ilk sıradan girip 30 hafta boyunca ilk sırayı kimselere kaptırmıyor. (Böylece, Michael Jackson’ın ‘Thriller’ının rekorunu da kırmış oluyor.) Bu gibi durumlarda, internetin de yardım ve yataklığıyla, sanatçının ünü derhal uluslararası alana yayılır. Ancak Caro Emerald için işler bir kez daha umulduğu gibi yürümüyor. 2009’da ‘Back It Up’ şarkısıyla Hollanda radyolarını şenlendiren esmerin, uluslararası üne kavuşması kıyaslandığı isimler kadar hızlı olmuyor. Asında albüm satış rakamı şu an sadece Avrupa’da 1 milyonu aşmış durumda. Aralık 2011-Mart 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek Avrupa turnesi için biletler tükenmiş bile... Ancak hâlâ uluslararası bir fenomen sayılmaz. Belki biraz şansa ihtiyacı var. Ona bir şans verin. Daha önce keşfetmediğiniz için hayıflanacaksınız.
Commenti